HATIRALAR
Çocukluk yıllarım içimde bir heves:

Evin ilk erkek çocuğu olarak dünyaya geldiğimde babam erkek babası olduğunu düşünüp zevkten dört köşe olmuş. 1977 de mi? 1975’ de mi yumurtadan çıktığımı hala bilmiyorum desem.)) Babam ve annem 77 de ısrarlı. Ama köyümüzde tüm doğum tarihlerini ancak ben bilirim diyen Hatun teyze 8 Ocak 75 doğumlu olduğumu söylüyor.) Ben de sanki 75 doğumlu olduğumu hatırlar gibiyim.)) Çok duygusal bir çocuk olduğumu hatırlıyorum. Annem bir civciv kesmem için bana cesaret verse de kesememiştim.) Sapanla vurduğum bir kuşun boynunu koparmam gerekirken koparamamıştım. Kavga ortamlarında pek dolaşmamayı yeğliyordum.:) Çok keyifli bir çocukluğum geçti. Yüksek tepelere çıkardığımız araba tekerleklerini salar arkadan izlerdik.) Bir daha çıkarır yine salardık. Ferrkrom’dan gelen demiryolu hattına çarpan tekerleğin havalanmasını izlemek keyiflerin en güzeliydi.) Topluiğneden yaptığımız oltalarla Keban Baraj Gölü’nden balık tutar sonra yüzerdik. Tüm yaz Barajın pis sularında batıp çıkar ama o zamanın aklıyla hiç kirli olduğunu düşünmezdik.))

Köydeki okula başladığımda 6 yaşındaydım. Babamın ninesi( Zekiye Nine ermeni asıllı sonradan kurtuluş savaşı döneminde 11 yaşında iken esir alınmış ve Amerika’da olan ailesine dönmek istememiş. İslamiyeti seçmiş ve çok nurani tatlı bir nineydi) İlkokul öğretmenime beni çok sevdiğini ve kesinlikle dayak atacaksa okula göndermeyeceğini söylediği halde; en çok dayağı ben yedim galiba.)) Öğretmen daha başarılı olduğumuz için hep bizi kaldırırdı tahtaya, o gergin ortamda her şeyi unuttuğumuz için de bizi döverdi. 4. sınıfta o kadar korkutup dövmüş ki altımı ıslattığımı hatırlıyorum.)) 5. Sınıftayken bir akşam vakti Ahmet öğretmen bize geldi. Cüneyt Arkın’a benzeyen saçlarının ardında yakışıklı bir duruşu vardı. Babamla konuştular. Başarılı olduğumu, mutlaka okumam gerektiğini söylüyordu. Devlet Parasız Yatılı sınavlarına katılmam gerektiğini teşvik ediyordu. O ana kadar beni çoban yapmayı planlayan babamın kafasına, beni okutma düşüncesi o an düştü. Meğer bir öğretmen ne kadar etkili olabilirmiş. Şimdi o dayakların hepsini unutuyorum o sahneyi hatırlayınca.)) Devlet Parasız yatılı sınavı kazanıp kazanmadığımı hala bilmiyorum. Çünkü sonuç belgem bana ulaşmadı.:))

Ferrokrom 1:
 Zannediyorum 87 yılıydı. Ferrokrom’a ortaokul’a kaydım yapılmıştı. Ortaokul’a gideceğim diye babamla Elazığ’a gitmiş, bir takım elbise almıştık. Nasıl olsa büyüyeceksin düşüncesiyle aldığı elbise orta 3. sınıfta ancak üzerime tam oturmuş, ama o zaman da yıpranmıştı artık: )) O gün köye takım elbise ve kravatla dönmüştüm. Kendimi o kıyafetler içerisinde çok farklı hissediyordum. Sevmiştim yeni halimi. Köyden 4 arkadaşla o yıl ortaokula başladık. Yeniköymezrası ile Ferrokrom arası 4 km. idi. Onca yolu yürüyorduk. Ferrokrom işçilerini taşıyan bir servis vardı bazen ona binerdik ama her bindiğimizde beyefendilerin yerini daraltıyoruz diye kavga çıkardı: )) Okula başladığım ilk günü çok iyi hatırlıyorum. Derse gelen her öğretmen ihtiyaç listesi yazdırmış ve o yıl nasıl ders işleyeceğimizi anlatmıştı. O ana kadar tek öğretmen görmüş olan ben, anlatılanlar ve yapacaklarımız karşısında kafam karışmışeve dönerken de ağlayarak dönmüştüm. Bi daha gitmesem mi diye düşünmüştüm. Köyde bir sınıf ortamında 5 sınıf ders görmüştüm. Öğretmenimiz tüm 5 sınıfla ödevlendirme usulü ile aynı anda ilgilendiği için çok bir şeyler alamadığımı ortaokula başlayınca anladım. Çünkü ilk yıl tam 8 zayıfla dönmüştüm.

FERROKROM HİKAYEM 2:
Ortaokula başladığım ilk günkü psikolojim kötüydü. Gitmek istemiyordum. Bana ağır gelmişti. Ama sonraları alışmaya başladım dersem doğru bir söz etmemiş olurum. Her gün, 4km'lik yolu yürüyerek gidip gelmek ve farklı derslerin labirentlerinde dolaşmak, kaybolmak gibi birşeydi:)) ilk dönem 8 zayıfla eve döndüğümde, karnedeki 3'leri 8'mi? yapsam diye düşünüyordum:)) Ancak not değişikliği olmasın diye o kısımlar bantlanmıştı. Ayrıca karneyi de tekrar okula geri verecektik. Ferrokrom'dan gelen öğrencilerin duruşları, elit görüntüleri ve diyalogdaki rahatlıkları beni etkilemişti. Derse katılımları ve dili etkili kullanmaları da özendiğim yanlarıydı. Öğlen araları okulun bahçesinde bir ağaç altına geçer evden getirdiğimiz yiyeceklerden yerdik. Piknik havasında yediklerimizden ve oradaki arkadaş muhabbetlerimizden keyif alırdım. Bir de soğuk kış günlerinde, kahvelerin bitişiğinde bir çorbacı vardı. Salçalı ve pul biberli sıcacık mercimek çorbasına bandırdığımız somun ekmekleri boğazdan aşağı indirmek, keyiflerin alasıydı:)) Okul çıkışı komşu köyden(yeniköy) arkadaşlarla eve dönerken yolda bol bol o günün kritiğini yapar ve öğretmenlerin dedikodularını yapardık. Ramazan ÖZGE'den başlar, Mehmet DEMİRKAPI'dan çıkardık. Hacı Akpınar COĞRAFYA dersimize girerdi. Dersi çok güzel işlerdi. Herkesi aktif yapmaya çalışır ve coşkulu geçerdi. Bana AYDOĞDU diye hitap etmesi hoşuma giderdi. Sabri öğretmen resim dersinde pek sıkmazdı. Çok güzel resimler çizerdim. Bazı arkadaşlara da çizerdim. Resim çizmek bana çok keyif verirdi. Özgüvenimin oluşmasında zannediyorum güzel resim yapmanın etkisi vardır:)) Tarih öğretmeni Hasan YETEN ezber yapıp bülbül gibi şakıyan Gülnihal'i severdi. Ramazan ÖZGE'den ders hatırası olarak kalnlar; fiil çekimleridir. Gelirim,gelirsin,gelir,geliriz,gelirsiniz,gelirler. Sürekli türkçe dersinde not yazdırırdı. Bir de anlattığı fıkra ve hikayecikleri dinlemek hoşuma giderdi. Ortaokul 1. sınıfta ilkdönem 8 ikinci dönem 4, bütünleme de de 2 zayıfla sınıfta kaldım. Artık evde okula devam etsin mi? etmesin mi? tartışması başlamıştı. Ben de okula devam etmekte gönülsüzdüm. Başaramadığımı düşünüyordum. Babam da birkaç tosun alıp beni de çobanlığa göndermeyi ciddi ciddi düşünüyordu. Dışardan bütünleme sınavlarına girer diyorlardı. Ancak dışardan bütünleme sınavlarına girenlerin pek başarılı olduğu görülmemişti ve o şekilde yapanların çoğu okuldan tamamen kopmuşlardı. İşte tam bu noktada o zamanlar Ortaokul 3. sınıfta olan amcam emral aydoğdu(elazığ imam hatip'ten ferrokrom'a, 3. sınıfta geciş yapmıştı) "BİRİNCİ SINIFA TEKRAR ETSİN DAHA İYİ OLABİLİR". Amcamın o an çocukluk yaşına rağmen bu söyleminde etkili olması ve beni tekrar okula göndermeleri adeta dönüm noktası oldu. Çünkü o yıl tekrar 1. sınıf okudum ve TEŞEKKÜR BELGESİ aldım. Okuldaki o geniş olan kridorda tüm öğrencilerin toplandığı anda isim isim çağrılarak verilen teşekkür takdir belgeleri, gurur verici bir tabloydu. Tam o belgeyi aldığım o anda da, amcam emral, bayrağı tutuyordu. Duygulandığını hissetmiştim. Belki çok basit olan bir kağıt parçası olaylara ve yaşama bakış açımı değiştirmişti. Gerizekalı olmadığımı, İlkokuldan iyi bir altyapıyla yetişmediğim için bocaladığımı, Çalışırsam başarabileceğimi düşünmeye başlamıştım. Sonraki eğitim hayatımda teşekkür ve takdirler artık eksik olmadı ve başarılı olma duygusu birçok şeye olumlu katkı sağladı...

Abdulkadir AYDOĞDU Ocak 2010
SAAT
 
GÜNCEL HABERLER
 
GAZETE MANŞETLERİ GÜNCEL
 
DUYURU PANOSU
 

DUYURU PANOSU

YENİKÖYMEZRASI KÖYÜ

SEVDALILARI

Yayınlanmasını istediğiniz Fotograf ve Videolarınızı Lütfen bize ulaştırınız. yenikoymezrasi@hotmail.com

KOVANCILAR ELAZIĞ 2012

 
www.yenikoymezrasi.tr.gg WEB SİTESİNDE TOPLAM 38607 ziyaretçi (80790 klik) SÖRF YAPMIŞTIR (Admin: Abdulkadir Aydoğdu)
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol